Yeni sayımızla karşınızdayız. Tarihe not düşmek açısından tekrar belirtelim, Covid-19 salgını halen bitmedi. Yaygın aşılama yapabilecek kadar varlıklı olan ülkelerde ölüm oranları bir miktar düşmüş olmakla birlikte vaka sayıları zaman zaman artarak dalgalı bir seyir izliyor. Ancak küresel çapta aşı adaleti sağlanamadığı için salgın, aşılanmayan ülkelerde ortaya çıkan yeni varyantlarla devam ediyor.

Bu sayımızda üçü hakemli makale olmak üzere beş yazımız var. İlk hakemli makalemiz Brecht’in “gestus” kavramının eleştirel eğitim tartışmalarında sunduğu olanakları araştırıyor. Yazıda, beden merkezli bir kavram olarak sunulan gestus, eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünya arzusunun mücadele alanı olarak tanımlanıyor.

İkinci hakemli makalemiz radikal yetişkin eğitiminin önemli konu başlıklarından olan toplumsal hareketlerde öğrenme hakkında. Makale, geniş toplumsal alana özgü hegemonik öğrenmelere alternatif öğrenmeleri mümkün kılan etkileşim alanları olarak toplumsal hareketlerle ilgili literatürün izini sürüyor.

Üçüncü hakemli makalemiz, Dewey’nin davet üzerine 1924 yılında Türkiye’ye gelerek yaptığı incelemeler sonucunda hazırladığı raporla ilgili. Makale, Cumhuriyetin ilk döneminde modern bir eğitim sisteminin kurulmasına yönelik çalışmalar kapsamında değerlendirilen raporda halk eğitiminin nasıl ele alındığını inceliyor.

Bu sayıdaki çevirimiz eleştirel eğitimci Henry A. Giroux’nun bir yazısı. Giroux, Covid-19 salgının farklı yönlerden neoliberal tahakkümün sonuçlarını nasıl görünür kıldığını ele alıyor ve ABD’de salgına yönelik neoliberal pratiklerin Trump’la özdeşleşen otoriterleşme eğilimleriyle nasıl birleştiğine yönelik eleştirel bir çerçeve sunuyor. Bu çerçevenin salgın, neoliberalizm ve otoriterleşme üçlüsünden benzer şekilde muzdarip olan Türkiye’deki tartışmalara katkı sağlayacağına inanıyoruz.

Bu sayıdaki kitap incelememizde Aralık 2021’de kaybettiğimiz bell hooks’un Türkçe’de yeni yayınlanan “Sınırları Aşmayı Öğretmek” başlıklı çalışması var. Türkiye’deki eleştirel eğitim tartışmalarına önemli bir katkı olduğunu düşündüğümüz kitap, eğitimin iki ayağı olan uyum ve özgürleşme dengesinin, özgürleşme lehine nasıl bozulabileceğini ve neden bozulması gerektiğini ele alıyor. Sistemin yeniden üretim aparatı olarak konumlandırılmaktan rahatsızlık duyan eğitimcilere bu kitabı okumalarını tavsiye ediyoruz.

Bir sonraki sayıda görüşmek üzere..

Neşenizi ve sağlığınızı kaybetmeyin!

İyi okumalar..

Ş. Erhan Bağcı

30.05.2022

Ekler:
Dosya
Bu dosyayı indir (3.editörden.pdf)3.editörden.pdf